Üniversite kütüphanesinde geç saate kadar çalışan iki öğrenci, haftalardır aynı masada ders çalışıyor ancak hiç konuşmamışlardır. Her biri diğerinin varlığını fark eder, ancak kelimeler yerini hep kaçamak bakışlara bırakır.
Bir akşam herkes çıktığında kütüphane tamamen sessiz kalır. Kalem düşürme bahanesiyle eğildikleri anda dizleri birbirine değer. Bu küçük temas, buzları eritir. Rafların arasında sessiz adımlarla ilerlerken göz göze geldiklerinde, artık konuşmaya gerek kalmaz.
Aralarında sessizlik vardır ama vücutları konuşmaya başlar. Kitapların arasında yaşanan bu gizli yakınlaşma, en sessiz ortamın en yoğun deneyimlere sahne olabileceğini gösterir.