Modern sanat galerisine tek başına giden genç kadın, bir tablonun önünde uzun süre kalan gizemli bir adamla yolları kesişir. Başta sadece sanat konuşarak başlayan sohbetleri, zamanla daha kişisel ve yoğun bir hal alır.
Tüm galerinin boşaldığı bir anda, ikisi de aynı tabloya bir kez daha döner. Adamın “tenin, bu tablodaki fırça darbesi gibi” deyişiyle başlayan elektriklenme, bakışların derinleşmesine, ardından temasın doğallaşmasına dönüşür.
Sessiz, loş ve gizli bir köşede; sanatla başlayan buluşma, bedenle tamamlanır.